sabahin köründe uyaniyorum, istatistik quizine yetismek üzere okula kosuyorum, dokuzda okuldayim, istatistik quizi ise yok. Homer geliyor, arada dersten cikiyor kantinde oturuyoruz, bir sonraki derse kadar tam bes saatimiz var.
kantinin iyi yani orada zamanin geciyor olmasi, insanlar geliyor gidiyor, onlarin yerine baska insanlar geliyor, derken Lola da geliyor, sonra o da gidiyor, böyle bir trafikte sabit bir ada gibi oluyoruz. Sonra Homer'in sevgilisi geliyor, Ortaköy Kahvesi'ne gidiyoruz, orada onlar salata yiyorlar, ben nargile iciyorum, saati uce yaklastiriyoruz.
uc gibi okula donuyoruz, bir sonraki dersimiz Bilişimde Güvenlik 2. Daha önce de dedigim gibi, okulda ilgimi ceken nadir konulardan biri, fakat bu derste hiçbirşey çalişmiyor, iki saat debeleniyoruz, bir yandan da golf oynuyoruz, sonunda hoca herr seyi tahtada acikliyor. Alti gibi cikiyorum dersten, bir süre kantinde Homer'la oturuyoruz, sonra kantin kapaniyor, biz de yollara dusuyoruz, beni füniküler'de atiyor, Taksim'e cikip Lola'yi beklemeye basliyorum.
bekleme işi beklediğimden uzun sürüyor. Bu kadar çok bekleyeceğimi beklemiyordum, ama insan her zaman beklediği kadar beklemiyor. Swatch'a gidip saatimi yaptiriyorum, sonra da bir gazete alip Starbuck's ta cay iciyorum, sonra orayi da bitiriyorum.
sonunda ben acliktan kolumu kemirmeye başlamişken sevgilim geliyor, hizla romantik bir akşam yemeği yemek üzere Canim Ciğerim'e dogru yola koyuluyoruz. Etlerimiz geliyor, acili ezmeler, soğanlar, domatesler, biberler; oh oh diyerek çilgin dürümler yapiyoruz, yoğurt - ayran karişimi sıvılarımızı içiyoruz, karnimiz doyuyor. Sonra oradan cikiyoruz, Taksime doğru yürüyoruz, fakat Yapı Kredi'nin önünde donuyoruz.
Haziran olup da havalar isininca çözülüyoruz, Taksim'e ulaşiyoruz, Lola'yi dolmuşuna bindiriyorum, ben de ağzimdaki soğan kokularindan utanarak bir taksiye biniyorum, evime dönüyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder