sabah uyaniyorum, daha öncekilerden farksiz bir kahvalti yapiyorum.
Lola'yla konusuyorum, ögleden sonra bana gelmesine karar veriyoruz. Onu beklerken geekliğimi konuşturuyorum ve çizgiromanlarimin listesini bilgisayara geçirip düzenliyorum, yanliş gelen Ion #2 için kristian'a mail atiyorum.
Sonra Lola yoldan ariyor, gelmeden ben pizza ismarliyorum, mük'kemmel bir zamanlamayla Lola ve pizza ayni zamanda geliyor, en son how I met your mother 'i da yanina getirmiş olmasina bayiliriyoruz, yemek yerken onu izliyoruz. Sonra duramiyoruz, bir de two and a half men izliyoruz ve dans saati geliyor!
dansa harcadiğimiz zamani düzgün müzikler bulmaya harciyoruz. Odamin dar alaninda başliyip salona taşıyoruz, sonunda da yorulup birer çay içiyoruz, saat zaten beş oluyor. Hop diye bir taksiye atliyoruz, itü'nün önüne gelince de taksiyi gaddarca trafiğe mahkum ediyoruz, biz dans pistimize gidiyoruz.
gariplikler orada başliyor, erkenden gidiyoruz, yorgun değiliz. Bunlar ve hareketin sade olmasiyla birlikte çilgin atiyorum, bütün dans pisti beni izliyor, alkışlar ve gözyaşlari geliyor. Hayir, ama hoca takdir ediyor beni, bravo diyor (tabii hanimi da takdir ediyor) ki benim için büyük ilerleme. Başka kizlarla da iyi dansediyorum, bu da büyük bir ilerleme. Hatta bir kiz "ben basic'e gecemiyorum" diyor, "korkma geçeriz" diyorum babacan bir şekilde (geçiyoruz da).
rezil olmadan geçirdiğim bu bir buçuk saatten sonra sevgilimi dolmuşuna bindiriyorum, ben de yoldan akşam yemeğim olacak olan iki poğaçayi alip bilgisayarin başina oturuyorum, kuzu kuzu akşamimi geçiriyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder