her şey yolunda

her şey yolunda

26 Şubat 2007 Pazartesi

an offer you cant refuse

gec uyaniyorum, annem daha da gec uyandiği için kahvalti safhasini by-pass ediyorum. Annem dün gece 5.30'a kadar ayakta kalip fotograflari düzenlemis, icinden sectigi bir gruba bakiyoruz, kucukluk resimlerimi ve kedimin kucukluk resimleini hanima göstermek üzere bir kenara ayiriyorum, benden bir üst jenerasyonun benim yaslarimdayken benden ne kadar büyük gösterdiklerini farkedip sasiriyorum.

yemekten sonra okula gidiyorum, kantinde kizarkadasimla bulusuyorum, resimleri gösteriyorum, gencliğimi çok şirin buluyor. Bulmasi da lazim zaten, çünkü kizarkadaslar bunu yaparlar. "küçükken çok iğrençmişsin" diyen bir kizarkadas daha görülmemiştir. Görülemez. Başka bişiydir o.

sonra, şirinlik maskemden siyrilip gerçek yüzümle derse giriyorum. Burnumu kariştiriyorum.

hayir, öyle bişey yapmiyorum, kuzu kuzu oturuyorum bilgisayarimin karşisinda, ileri bilişimde güvenlik dersindeki en büyük sorumluluğumuz yil içerisinde bilgisayarimizin bozulmamasini sağlamak. Ders epey enteresan geciyor, ethereal isimli bir programla bilgisayardan yollanan paketlerin içeriğine bakiyoruz, bir nevi geçen dönemki teoriklerin pratiği oluyor. saat altiya yaklasirken de Danny DeVito'yla konusuyorum, karsiya beraber gecmeye karar veriyoruz.

dersten ciktiğimizda koridorda ibm'deki mentorumuze rastliyoruz, kendisi bize mainframe uzmani olarak yetistirecek adam aradigini, ilgilenip ilgilenmedigimizi soruyor, oracikta ilgileniyoruz. kisaca anlatiyor bize aklindakileri, cv'lerimizi yollama sozu verip ayriliyoruz. Yolda da bundan baska bisey konusamiyorum, sasirmis durumdayim, kafamda evirip ceviriyorum.

Saskinbakkal'da indikten sonra bilişimde güvenlik hocami telefonla taciz edip fikir aliyorum, kendisi saolsun bana toz bulutundan baslayarak mainframe tarihcesini ve fikirlerini anlatiyor. Teşekkür edip kapatiyorum, sevgilimle buluşup haberleri ona veriyorum, çok seviniyor.

saatin sekize geldigini farkediyorum, yemek yeme karari aliyoruz, hemen casita'ya daliyoruz, barbarca "bize et getir hanci!" diyoruz, hemen çökertme kebaplarimiz geliyor. Yoğun miktarlarda et, patates ve yoğurttan oluşan çok başarılı bir yemek, mide kapasitemizi tümüyle doldurmayi başariyor. Sonra cikip kisa bir tur atiyoruz, birer cay ictikten sonra hanimi evine birakip ben de evime dönüyorum.

anneme veriyorum haberleri, o da cok seviniyor, babama söylüyorum aramam fikir almam gereken arkadaslarini söylüyor. Internette arastirma yapiyorum mainframe nedir diye, Lola da katiliyor arastirmalarima, bulduklarini yolluyor. Sonra onu yatiriyorum, WoW'a girip kuş böcek kesiyorum biraz, yatma saatini getiriyorum. Herkese iyi gecelerimi dileyip yatağima giriyorum, biraz Yüzyillik Yalnizlik okuyup siziyorum.

Hiç yorum yok: