sabahin köründe uyaniyorum bir kez daha, zira bugun babama gideceğim, onunla ve duvarci ustayla birlikte beton arayişina cikacağiz. Kahvalti gazete faslini kisa kesip (Hincal Uluc'tan sonrasini okumuyorum, inanilmaz) yola cikiyorum, onbirde babamda oluyorum, ustayla birlikte çıkıyoruz dişariya.
Ilk durağimiz kasimpaşa'da Yılmaz İnşaat Market, Ytong'lar, yapıştırıcılar vesaire alip moloz veriyoruz, üzerine de birsürü para döküyoruz, sorumlu Yılmaz insan sayesinde de güzel bir karadeniz havasi aliyoruz. Benim ortamdaki durumum tamamiyle tanık şeklinde, hiçbir katkim olmuyor, olabileceği bir durum da olmuyor.
Oradan çikiyoruz, çevreyolu kenarindaki devasa inşaata beton arayışı içerisinde neden olmasın diyerek dalıyoruz, fakat bizim üç metrekarelik beton ihtiyacimiz "Biz sadece belediyeye çalışıyoruz, tünellere beton veriyoruz" motto'lu abilerin pek umrunda olmuyor, biz de bir tünelimiz bile olmadiğina yanarak yola devam ediyoruz, en sonunda da beton arayışının başka bir şekilde çözümlenmesine karar veriliyor. Ben uygun bir yerde iniyor ve okula yollaniyorum.
Okulda kizarkadasima kavusuyorum, kayıt işlemlerimi gerçekleştiriyorum, işletme dersinin yanina bir X konulmasi için önce hocaya, sonra ögrenci işlerine, Ayşe Hanım'a, hocaya ve ögrenci işlerine gidiyorum. O çok alelade X sonunda konuluyor oraya, ben de tekrar ögrenci işlerine gidip belgelerimi birakiyorum, okulumu seviyorum.
Dersimin de olmaması sayesinde kizarkadasimla bos bir iki saatimiz oluyor, bu süreyi tüneldeki starbucks'ta geçiriyoruz, sonra eve uğrayip ona kizilötesi aparatini veriyoruz (veriyorum) ve kendisini taksim dolmuslarina yetiştiriyoruz (yetiştiriyorum).
evde akşamim normal geçiyor, bilgisayar basinda pinekliyorum, biraz WoW oynuyorum, biraz da kizarkadasima 14 subat hediyesi hazirliyorum, kendisinden gelen smsleri cevapliyorum, yavas yavas gidiyor saatler.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder