sabah kalkmiyorum. Dün iyi ictigim icin geceyi dakikada bir su icmek icin kalkarak gecirdim, o yüzden uykumun değerini biliyorum, öğlene kadar sürdürüyorum. Kahvaltimda ise bir sürpriz var, kepek ekmeği ricami dikkate alan annem yeni ekmeğe geçmiş, fakat konya ovasi boyutlarinda bir sandöviç hazirlamiş. Utanmadan hepsini yiyorum.
bugün bir değişiklik yapip kendi bilgisayarimi tamir etmeye karar veriyorum. Ama çeşitli söküp takmalarım sonucsuz kalıyor, sonunda beşiktaşa gitmeye mecbur kaliyorum, böylece spor salonuna gitmektense ayni eforu bilgisayarimin kasasini taşiyarak harcayacağim ortaya cikiyor. Zar zor bir taksiye ulaşıyorum.
beşiktaşta, Bir Bilen Abi'ye teslim ediyorum bilgisayari, o açip bakarken ben de yaninda sidekick'i olarak katkida bulunuyorum, sonunda anakartin yanik oldugu ve içine kaçan 130 milyon çiktiği zaman çalişacaği anlaşiliyor, Bilen Abi'yi çikartma çalişmalariyla başbaşa birakiyorum, bir buçuk saatimi geçirmek üzere bir dergi alip Kabalci'nin kafesine oturuyorum. Ortam son derece nezih, sessiz ve sakin, sadece dişarida beşiktaşli bin kişinin "yaprağımı ye fener" temali tezahüratlari duyuluyor. Alışık olmadığım bir durum değil, dergimi çayımı bitirip kalkıyorum ve bilgisayarima kavuşuyorum.
taksi beklerken enteresan bir olay oluyor, nişantaşi fobisi olan ve bu yüzden oraya gidemeyecek olan bir taksiciyle yaptiğim kavgayi bir başka sivil taksici görüyor, gel gel yapiyor bana, biniyorum arabaya, beş milyona anlaşıyoruz bu aslında taksi olmayan fakat ayni işlevi gören oluşumla, evimin köşesinde iniyorum.
Bundan sonra akşamim sakin geçiyor, WoW oyniyabiliyorum nihayet saatlerce, Lola da evinde oturduğu için onunla konuşuyoruz msn'den, saat tekrar çok geç olunca da uyuyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder