her şey yolunda

her şey yolunda

21 Mart 2012 Çarşamba

bunu mu yazdm bu kdar yildan sonra?

naber? nossun abi, takılıyoruz işte.

Aslında biraz daha uğraşsam üç yıllık ara olurdu. Bu spellcheck olayına uyuz olmayan var mı? Madem bu kadar akıllı, anlasın türkçe yazdığımı. Hiç mi sormuyor kendine "lan ben niye her kelimenin altını çiziyorum, bu işte bir gariplik var" diye? İnsan olsa sorar. Ama insan da spell check'le falan uğraşmaz, "baba sen bana yolla, olmuştur o, ben direk basarım" der. İşte bu önemli bir paradoks. Spell check yapmasa da insan insandır. Spell check fasilitesinin altını çizmediği tek kelimelerin de "spell check" olması aslında kendi içinde bir istikrarı gösteriyor. "Bir tek ben düzgünüm sen komple yanlışsın" tadında. spell check spell check spell check.

Yine klasik günümü yazayım dedim ama tabii üç yıl gizli görevle kolombiyalı uyuşturucu çetelerine sızıyor olmadığım için "sabah kahvaltı yaptım"la yazıya başlayacak olmak o boşluğu dolduramadı. Hoş bu mantıkla bu saatten sonra ne yazsam kurtarmaz, o yüzden ben de bugün bişiyler gazlamaya, bir sonraki post'a sıra geldiğinde en azından bir - iki aylık bir kesintinin külfetini çekmeye karar verdim.

Arada evlendim. Tabii hakkını yemeyeyim nişanlandım da. Bence nışanlanmak da evlenmek kadar önemli bir süreç. Herkes yapsın. Apandisit ameliyatı da oldum, bence herkes onu da yapsın. Yarın öbür gün abuk subuk bir yerde başınıza bela açacağına bence gidin şimdi sağlamken aldırın. Temiz. Herkes böyle diyor ama gidip de aldıranı görmedim. Kimseye de "sen niye aldırmıyorsun o zaman" diyemiyorsun, o zaman kıskanma gibi olur. Apandisit envy derler adama, bari bir işe yarasa.

Şu an nezle oluyorum. Blog/günlük tarzı hep geçmiş zamandan bahseder, buyrun canlı yayın. "Aslında biraz" kısmını yazarken iyiydim, "kesintinin külfetini" kısmında burnum akmaya başladı, apandisit bölümünü yazarken üç defa burnumu sildim. Sedergine ile nezlenin önünü kesmeye çalıştım ama sadece Redoxon bulabildim. Hala da burnum akıyor. An be an internetten takip, yarın öbür gün "hasta olmuşum" yazdığımda sadık okuyucu "ben oradaydım" diyebilecek.

Şimdi farkediyorum auto save özelliği de çok hızlanmış. Yazdığım anda kaydediyor. Bence o da yanlış. Bir yandan da gurur veriyor tabii, "sahip ne yaparsa iyi yapar" duygusunu işlemişler makinalara. Bizi bi on yıl götürür, sonrası matrix stayla pil olabiliriz.

Bence nışanlanmak da evlenmek kadar önemli bir süreç. İlk orada alıyorsun ailenin yeni üyelerinle arandaki resmi bağı. Sorumluluk. Nasıl ki ilk aileyi seçemiyorsan ikincisini de seçemiyorsun. Adriana Lima'nın ailesi psikopat diye onu almayacak mısın? Kaçar mı.

Evlenmenin bir ironik yanı hakikaten ev yapıyor olmak. Aslında evlenmek kelimesi bize ev yapmayı çağrıştırmalı ama düğün dernek anlamı kelimenin önüne geçmiş bile. Ne kadar çırpınsam da düğünden ben de yırtamadım. Güzel oldu, ama ne dertli işmiş arkadaş. Düğün yapmayın, apandisit aldırın. Ben ikisini de yaptım. Bazı arkadaşlarım var hiçbirini yapmadı, aynı yerdeyiz. Demek ki insan mutluluğu ne düğünde ne apandisitte buluyor.

Karı çok önemli. Evlenmiş olmanın bir avantajı eş konseptinden "karı" diye bahsetme hakkını kazanmak. Ama karı hakikaten çok önemli. Bence ideal flört süresi sekiz yıl. Çıkın, bi zararı olmaz. Elimi öpersiniz.

Saati 01:50 yaptığıma ve yarın da iş olduğuna göre yatayım bari. Nezle de geçiyor sanki. Bazen bana böyle oluyor, nezle olacak gibi oluyorum ama iyi sümkürürsem geçiyor. Tabii her ortamda iyi sümkürmek mümkün olmadığı için bazen kibarlıktan ödün vermemek adına nezle oluyorum. Kibar bir nezle olmak sağlıklı bir ayı olmaktan iyi değil. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gerek. Ki bunu ben demiyorum. Desem "sen ne anlarsın lan devletten" dersiniz, haklısınız da, şu an bakınca sanki imparator olsam devamlı nezle olmayı kabul edebilirdim gibi, ama ben ne anlarım değil mi? İmparator olayım o zaman konuşurum.

Benjamin Malaussène iyi bir dayak yemiştir, bir patlama olayının şüphelisi olarak Komiser Coudrier'nin ofisine getirilir, kanepeye oturtulur.

Benjamin Malaussène: Bu recamier kanepeler neden bu kadar sert?
Komiser Coudrier: İmparatorlar üzerlerinde rahata kapılıp ülkelerini kaybetmesinler diye.
Benjamin Malaussène: Ama yine de kaybediyorlar, değil mi? Zamanın kanepesi...
Komiser Coudrier: Daha iyisiniz galiba?

Bence kitap okumamak yazı yazmayı da etkiliyor. Wikipedia okuyorum, çok trivia sahibi oluyorum ama kitap okumak gibi değil. Eskiden geceleri 4 saat + 4 saat uyumanın normal ve blok halinde uyumaya göre daha sağlıklı kabul edildiğini biliyor muydunuz? Ben bir deneyeyim.

Hiç yorum yok: